cuma için arşiv

Amerikalı kız oruçtan etkilendi Müslüman oldu

Posted in dini haber with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on Eylül 4, 2008 by admin

İki yıl önce arkadaşlık ettiği Taha’nın Ramazan’da oruç tutmasından etkilenen Ashley Müslüman oldu.

ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Murrieta şehrinde yaşayan 19 yaşındaki Ashley Mountasir, Haziran’da Müslüman oldu ve ilk orucunu içinde bulunduğumuz Ramazan’ın ilk günü tuttu.

İslam dinine ilk kez iki yıı önce yine bir Ramazan ayında Müslüman erkek arkadaşı Taha’nın oruç tutmasını izleyerek ilgi duyduğunu belirten Ashley, önceleri Katolik olduğunu söyledi.

Taha ile evlendikten sonra kendi isteği ile Müslüman olan Ashley, şimdi kocası ile birlikte Ramazan oruçlarını tutuyor. 16 saat olmasına rağmen oruç tutmanın zor olmadığını belirten Ashley, “Vücudum bana aç değilim diyor. Vücudumun hiç bir şeye ihtiyacı yok. Allah için oruç tutuyorum.” dedi.

Ashley Mountasir, Temecula Vadisi’ndeki İslam Merkezi’nde Pazar gecesi yapılan ibadetlere katılan yeni Müslüman olanlardan biri. Ramazan Pazar akşamı başladı. Pazar gecesi İslam Merkezi’nde iki kişi daha Müslüman oldu.

The Press-Enterprise’ın haberine göre, Ashley Mountasir, iki yıl önce arkadaşları vesilesi ile tanıştığında Taha’nın Müslüman olduğunu bilmiyordu. Neden oruç tuttuğunu sorduğunda Müslüman olduğunu öğrendi. Ashley ise Katolik fakat kiliseye çok az gitmiş.

Ashley, 23 yaşındaki Taha ve annesi Nefisse Larson’a bir çok soru sordu. Öncelikle Ramazan ve daha sonra genel olarak İslam hakkında sorular sordu. Öğrendikçe daha çok soru sormaya devam etti. Sık sık camide namaz kılmaya başladığını söyleyen Ashley, “Camiye her geldiğimde, içimde bir huzur duyuyordum. Mutlu oluyordum. Ancak ne zaman kiliseye gitsem, kendimi gergin hissediyordum.” dedi.

Haziran’da Müslüman olan Ashley Mountasir, Taha ile Eylül’de evlendi. Müslüman olması için kocası baskı yapmadı. İslam dininde Müslüman olmanın çok sadece olduğunu söyleyen Ashley, “Kendimi hiç Allah’a bu kadar yakın hissetmemiştim. Kendimi korunmuş gibi hissettim. Sanki biri beni hep izliyor.

Anne ve babasına evlendiğini ve Müslüman olduğunu bilmediklerini söyleyen Ashley, anne ve babasının Taha’yı beğendiklerini ve kendisinin bir Müslüman ile arkadaşlık yapmasına karşı çıkmadıklarını söyledi. Ancak Müslüman olduğunu söylediğinde nasıl bir tepki vereceklerinden endişe ediyor.

IRAK’TA EZAN SESLERİNDEN ETKİLENDİ

Mountasir, camide bir kaç düzine kadın ve kızla birlikte namaz kılıyor. Caminin ön tarafında ise 100’den fazla erkek namaz kılıyor.

Camide iki kişinin İslam dinine geçmek istediklerini söyleyen Ashley, bunun üzerine caminin imamı Mahmud Harmoush’un iki kişiye kelime-i şehadeti Arapça sonra İngilizce tekrar ettirdiğini belirtti. Müslüman olan iki kişiden biri olan Alex Ruval, 2003 ve 2004’te Amerikan askeri olarak Irak’ta bulunduğu sırada İslam’a ilgi duymuş.

Alex Ruval, Irak’ta bulunduğu sırada camilerden gelen ezan sesinden etkilendiğini belirterek “Ezan sesleri içimi ısıtıyordu. İnsanları nasıl bir araya getirebildiğini görebiliyordum.” dedi.

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Genç Benjamin Müslüman oldu

Posted in dini haber with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on Eylül 4, 2008 by admin

Alman genci Benjamin, özellikle Türk toplumundaki aile ve insani ilişkilerle haklara verilen önem sebebiyle Müslüman olmaya karar vererek, İslamiyet ile şereflendi. Bünyamin ismini aldı.

Kâmil Yılmaz

LUDWİGSHAFEN – Yüce dinimiz İslam`ı seçen Alman gençlerinin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Son olarak Ludwigshafen`in Oggersheim semtinde ikamet eden Benjamin Kraemer aldı Alman genci İslam`ı seçerek, hidayete erenler kervanına katıldı.
Ludwigshafen Türk-İslam Birliği Mevlana Camii`ne Türk arkadaşı ve aynı zamanda komsusu Tuncay Çelik ile birlikte gelen Alman genci, kılınan cuma namazının ardından Ludwigshafen din görevlisi Şevket Boyrat`ın huzurunda Kelime-i Şahadet getirerek Müslümanlıkla şereflendi. Benjamin Kraemer isimli Alman genci din görevlisi Şevket Boyrat`tan cami ve İslam dini hakkında bilgiler aldı. Niçin Müslüman olmak istediği yönünde bir açıklama yapan Benjamin, Çocukluğumdan beri Türklerden arkadaşlarım oldu. Okulda öğrenci arkadaşlarım oldu. Türk ailelerle komşuluklarımız oldu. Müslüman Türlerin aile yapıları, eşler arasındaki sadakat, anne, baba ve çocuk ilişkileri, akrabalar ve dostlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma, kendi dinlerinde olmasa da diğer din mensuplarına gösterdikleri sevgi, saygı ve muhabbet, benim İslam dinini araştırmama sebep olmuştur dedi.

Temel esaslar
Benjamin ayrıca İslam dininin temizlik dini olması, insana çok değer vermesi, insan sağılığına verdiği önem dolayısıyla alkol içmek ve domuz etinin yasak edilmiş olması, insan hayatına önem vermesi ve bu nedenle şiddet ve terörün yasak olması benim dikkatimi çeken en önemli hususlar olmuştur diye konuştu.
Din görevlisi Şevket Boyrat ise, dinimizde hiç kimseye Müslüman olması için baskı ve zorlama yapılmadığını belirterek, zorlama ve baskı yapıldığı takdirde o imanın Allah katında makbul olmadığını vurguladı. Benjamin Kraemer ise, Ben kararımı verdim. Müslüman olmak ve sünnet olmak istiyorum, ayrıca ismimi değiştirmek istiyorum ve aynı zamanda şehadet belgesi de almak istiyorum dedi.
Bu konuşmalar sonunda Ludwigshafen din görevlisi Şevket Boyrat`ın rehberliğinde Benjamin Kraemer Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu. Yapılan merasimde Türk arkadaşı Tuncay Çelik ve dernek üyelerinde Şahin Ilıca da hazır bulundu. Din görevlisi Şevket Boyrat, Müslüman olan gence Almanca Kur`an-ı Kerim ve ibadet rehberi hediye ederek, bundan sonra ne yapması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunarak tebrik etti. Benjamin Kraemer kendisine gösterilen ilgiye teşekkür etti ve Şu andan itibaren ismimi Bünyamin olarak değiştiriyorum ve bundan böyle sizlerle sürekli diyalog içinde olmak istiyorum şeklinde konuştu.

Post Gazetesi

Nihat Hatipoğlu: Oruç tutmayan da beni izleyecek

Posted in dini haber with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on Eylül 4, 2008 by admin

Herkesin benden bir şey öğrenmesini, doğrularını netleştirmesini, yanlışları varsa düzeltmesini istiyorum. ‘Hocam sen benim önderimsin’ diyen bir kişinin bile çıkmasını istemiyorum” diyen Nihat Hatipoğlu: Oruç tutmayan da beni izleyecek

Oruç tutmayan da beni izleyecek
KÜBRA VE BÜŞRA İLE İKİDE BİR
O bir anlatıcı. On yılıdır televizyonlardan insanlara Peygamberimiz Hz.Muhammed’i ve İslam dinini, din için anlatıyor. Televizyon programları rayting rekorları kırıyor. Peki neden? Anlattığı şeylerden mi yoksa anlatma biçiminden mi bu kadar izleniyor? O buna “Samimiyet” diyor ve ekliyor“ Kafama silah dayasalar inanmadığım hiçbir şeyi söylemem.” Sanat camiası ve medya onu takip ediyor. Kim mi o? “Herkes benden etkilensin ama adım kullanılmasın”diyor. Ben de etkilenen biri olarak adını kullanmıyorum Kübra

İslam dinini en ince ayrıntısına kadar doğru anlatmak. Daha derin bir ifedeyle ve kendi deyişiyle ‘tebliğ’ etmek Nihat Hatipoğlu’nun yaptığı. Biri böyle büyük bir sorumluluğu üstleniyor ve çevresine yüzlerce insan topluyorsa insanın aklına ‘hikmet bunun neresinde’ sorusu geliyor. Çünkü bu alanda ‘anlatıcı’ belki çoktur ama ‘doğru ve güzel’ anlatıcı pek azdır. Ama gördük ki güzel olanı güzelce anlatılyor. Zihnimizde oluşan soru çengellerinin cevaplarını bulmaya çalıştık. İşte size ruhları doyuran bir sahur yemeği. Afiyet olsun. Büşra

* * *

Kaç yıldır program yapıyorsunuz?

Yaklaşık on yıldır televizyon programı yapıyorum. Ama onun öncesinde de radyocuydum.

Anlatıcısınız. Maneviyat boyutu olsa da sonuçta bu bir iş. Hangi taraf daha ağır basıyor. İş mi, maneviyat mı?

Siz bir işe yalnızca maddiyatla bakarsanız sizin için iş olmaktan öteye gitmez. Ama ben bu şekilde bakmıyorum. Hayat tarzım, endişelerim, hassasiyetlerim oldukça farklı. Sonuçta bir mesajı iletmeye çalışıyoruz. Bizim için önemli olan iletirken hassasiyetlerimizin ne olduğu. Bu noktada işin maddiyat kısmı bizim için önemli değildir. Her emek sarf eden mutlaka karşılığını alacaktır. Ama önemli olan İslam’ı anlatıp bunu hayata aktaran kişilerin hedeflerinin ne olduğu.

Hedef ne peki?

İnsan kazanmak ve daha çok insana bir şey iletebilmek. Bunun maddi bir karşılığının olması mümkün değildir ki. Trilyonlar versinler yaptığınız ‘şer’ bir iş olsa bunun hiç bir anlamı yok. Önemli olan vicdanınızın rahat olması. Mesela; size bir dünya verseler ve inanmadığınız şeyleri anlatın deseler o dünyaya bakmazsınız bile. Çünkü inancınız ve imanınız ile çelişiyor. Ben dinin doğru anlatılmasını ve iletilmesini istiyorum. Çok konuşulmasını değil doğru şeylerin konuşulmasını sağlamak.

Çok izlenen bir isim olmak… Bunun siz de karşılığı nedir?

“Doğru olanı ileten bir hoca” olmak benim için çok şey ifade ediyor. İnsanlara birlik ve beraberliği aşılayan biri olmak benim ilk tercihimdir.

Bu yüzden mi anlatıcı oldunuz?

Elbette. Benim televizyon programlarım ertesi gün internette de yayımlanıyor. İnsanlar bunu çoğaltıyorlar, menfaat sağlayan da oluyor ama onu alıp dinleyip, öğrenmek isteyen de. Ben bir çok korsan kasetime, kitabıma imza attım. Ama sorgulamadım.

KORSAN CD’LERİMİ İMZALIYORUM

Neden?

Korsan yayıncılığın yanında değilim ve tamamen karşıyım. Ama benim durumum daha farklı, bir kişi bile programımı izliyor ya da kitabımı okuyup etkileniyorsa bu çok olumlu birşeydir. Bu yüzden önüme korsan CD geldiğinde “niye getirdiniz?” diye sormam. Bir insana fayda sağlayacaksa imzalarım. Benim CD’lerimi çoğaltıp benden helallik isteyen yüzlerce insan olmuştur. Hiçbirine “Helal etmiyorum” demedim. Hatta bundan dolayıda CD’lerimi çıkartan firmayla da sorun yaşadım.

Doğal…

Serzenişte bulunmışlardır. Çünkü ben bunları radyoda da söylüyorum. Lütfen bunları çoğaltın ve dağıtın diyorum.

Dersinize iyi çalışıyor musunuz?

Tabi. Mesela; Umreye gittim ve dört günüm kitapçılar da geçti. Kendinizi yenilemek zorundasınız ve yeni çıkan kitapları takip etmeniz gerekiyor. Siz anlattıklarınıza aşık olmalısınız ve dahası bunu birebir yaşamanız gerekir. Onu özümseyemezseniz iki saat o kadar konuyu anlatmanız mümkün değil. Öyle olursa ne size bakan birşey anlar ne de siz izleyenlerden birşey anlarsınız. Bu sayede konferansa gittiğimde, onbin kişilik salona yirmi bin kişi geliyor.

Sizce niye geliyorlar?

İyi şeyler hissetikleri için. Çünkü işlerini bırakıp geliyorlar.

Anlatıcı olmak ağır yük ve büyük bir sorumluluk. Bu sizi ürkütmüyor mu? Nasıl başa çıkıyorsunuz nefsinizle, kendinizle?

Hayır ürkütmüyor. Ama toplumdan beklentileriniz varsa ürkütür.

Nasıl bir beklenti?

Siyasi bekleti, rant sağlama ve kitleleşme olabilir. Bu tür endişeleriniz varsa olur. Peygambere düşen tebliğdir. Bütün insanlığı o tebliğin davet sahnesi gibi görmektir. Ekranda konuştuğumda şunu biliyorum, dokuz yaşında bir kız, doksan yaşındaki nine işini bırakmış beni izliyor. Peygamberimizle ilgili hangi güzelliği sunabilirim insanlara nasıl ulaşabilirim onu düşünüyorum. Bunu yaparken samimi olduğuma inanıyorum. Başıma silah dayasalar inanmadığım şeyi söyletemezler.

Peki size göre en büyük ödül nedir?

Üç saat önce uçakta giderken, beni gören herkes kardeşini görmüş gibi seviniyor. Mesela; yanıma yaşlı bir kadın geldi. Umreye gidecekmiş benden helallik istiyor. Yirmi gündür benden helallik istemeyi düşünüyormuş ve Allah bizi uçakta karşılaştırdı. Ben de teyzeye “sen bize dua et” dedim. Diğer taraftan ise “Kocam beni hergün dövüyordu. Sizi dinledikten sonra vazgeçti” diyen o kadar çok kadın var ki. İnsanlar sizin için dua ediyor. Bu büyük bir ödül.

Siz bu ilginin sonucunda kendiniz için ne istiyorsunuz?

İmamı Şafi’nin bir sözü vardır. “İsterim ki bütün kainat benden etkilensin ama adımı kullanmasınlar.” Herkesin benden birşey öğrenmesini, doğrularını netleştirmesini, yanlışları varsa düzeltmesini istiyorum. Ama “Hocam sen benim önderimsin” diyen bir kişinin bile çıkmasını istemiyorum. İlim alsınlar ve yanımda olsunlar sadece bunu isterim. “Yarabbi beni dünya ve ahirette korktuklarımdan emin eyle. Ahirette benim hayırlı bildiğim ve senin de hayırlı bildiğin ne varsa nasip et” diyorum.

Peki birgün anlatıcı olmayı planlamış mıydınız?

Hiç öyle bir hesabım olmadı. Ama tabiki şöyle bir hedefim vardı; Her evde peygamberimin adı anılsın isterdim. Yıllar önce Hz. Muhammed’in adını duyduğumda ağlamıştım. Ne güzel peygamberimden bahsediyorlar diye. Bu muhabbet önceden beri vardı.

İSLAM’IN MODASI GEÇMEZ

Sizi diğerlerinden farkınız ne? Anlatış tarzı mı yoksa anlatılanlar mı?

Anlatılanların bereketi olduğunu düşünüyorum. Bu işin benimle ilgili olduğuna da inanmıyorum. Bunun hayat tarzımızla ilgili olduğunu düşünüyorum. Ben hep şunu söylüyorum. Hepimizin günahı var. Ama anlattığım her şeye iman ederek anlatıyorum.

Medya rayting olaylarında çok kuralcı davranmaz. Size programınızın formatı konusunda hiç mi müdehale etmediler?

Hayır. Ben dört yıldır Star’da program yapıyorum. Star yönetimiyle hiçbir zaman böyle bir endişe yaşamadık. Kontrolü hep benim elime bıraktılar. Hiç bir noktasına müdahale etmeyen bir ekiple çalışıyorum.

Rayting aldığı için olabilir mi?

Her zaman rayting almayabilirsiniz. Bu güvenle ilgili. Benim yapıp yapmayacaklarımı bildikleri için böyle. Şunu biliyorlar;”Nihat hoca konuşurken dini din için anlatır.” Bu doğru. Şunu da biliyorlar ki “Hoca siyasi göndermelerde bulunmaz. Ama yanlış yapan politikacı da, din adamı da olsa yanlışı söyler”. Birilerini suçlamak için değil, o yanlışın ortadan kalması için. Bir çocuk belediyenin açtığı bir çukura düşüp öldüğü zaman o gece bütün hissiyatımla konuşmuş ve çok ağır kelimeler sarf etmişimdir. Bir ilahiyatçı yalnış yaptığında da bunu net söylerim.

Peki anlattığınz şeyleri “Ben ne kadar yapabiliyorum” diye sorguluyor musunuz?

Ben bugün sabah namazını kaçırmış olsaydım ve bugünkü programımda namaz konusu olsaydı sabah namazından bahsetmezdim. O gün birinin gıybetini yapmışsam sohbet konusu olarak gıybeti işlemezdim ya da şöyle derdim; “Hepimiz gıybet yapıyoruz Allah bizi affetsin” derdim. Kendimi de o günaha ortak ederdim. Eve döndüğümde başımı yastığa rahat koyarım.

Kendinize ettiğiniz dua nedir?

“Yarabbi! Samimi oldukça beni konuştur, samimiyetimi kaybettiğimde ise elimdeki tüm imkanları al”. Bu duayı yaparken hem insanları hemde kendimi düşünüyorum. Çünkü yalnış bir insanın doğru birşey anlatması uygun değil. İnanmadığım şeyleri söylersem yarın birgün Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağım.

Farklı kesimlerden birçok kişiye ulaşıyorsunuz. Kimler izliyor sizi?

Medya ve sanat camiasından, hiç tahmin edemiyeceğiniz insanlar arayıp “Namaza başladım” ya da “İslam dini hakkındaki düşüncelerim” değişti diyenler var. Eğer siz peygamber ve İslamı eksik tanımışsanız bunda hepimizin günahı var. İki kutup oluştu ve insanlar arasında o bağ sağlanamadı. O yüzden birbirine düşman olan kitleler oluştu bu ülkede. Belki de benim anlattıklarım o insanların rahatlamısını sağlamıştır.

O yüzden mi Hürriyet gazetesinde yazıyor kitabınızı Doğan Kitap’tan çıkarıyorsunuz?

Evet. Çünkü daha farklı ve daha fazla kitleye ulaşmış oluyorum. Benim kitaplarım birçok farklı yayın evinden de çıktı. Ama Doğan Kitap’tan çıkması başka bir birliktelik oldu.

Kendinizi konumlandırdığınız yer neresi?

Kur’an’ın Hz. Peygamber’i tanımlayan bir ifadesi de şu; “Sen Allah’ın rahmeti sayesinde onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın dağılıp giderlerdi.” Peygamberimizin en baskın özelliği budur. İçki içen birisini dövmeye kalktıklarında Peygamber Efendimiz “O Allah ve Resülü’nü sever” diyor. Bunları okudukça bunun dışında bir Müslüman olmam mümkün değil ki. Ben anladığım ve iman ettiğim dini anlatıyorum. Bu din markası geçmez ve zaman aşımına uğramayan bir dindir.

Din anlatılsa da doğru mesaj verilmiyor diyebilirmiyiz?

Benim böyle birşey söylemem mümkün değil. Ama bu benim uslubum ve anlatımımın doğru olduğuna inanıyorum. Herkesin karakteri farklı. Hallacı Mansur ancak Hallac gibi görünebilir. Ondan İmamı Şafi olmasını bekleyemezsiniz. Belki İslam tümünün bir araya gelmiş halidir. İslam; Peygamber Efendimiz’in yaşadığı hayattır.

Ramazan’da üç saat uyuyorum

Ramazan geldi. Bu defa ne anlatacaksınız?

Benim sahurda da iftarda da konuşacaklarım kurgulu değildir. Dualar vardır sadece onları sabit olarak veririz. Bunun dışında bütün anlatımlar doğaçlamadır. Mesela; kabir alemini anlatıyorumdur ama Resullah konusu açıldığında farkında olmadan yarım saat konuşurum.

Siz Ramazan ayında insanlara en çok neyi anlatmak istersiniz?

Ben sadece iftar yapan ve sahura kalkan kardeşlerimize değil, oruçla ramazanla ilgilenmeyen insanlara da anlatıyorum. Programlarım Ramazan’a ve oruca endeksli değildir. Onları ilk günler anlatır ve bitiririm. Ramazanda herkesin arınmaya ihtiyacı var. Ben inanıyorum ki iftar vaktinde hiç oruçla ilgisi olmayan insanlarda beni izleyecek.

Yaptığınız işi ibadet olarak görüyor musunuz?

Tabiki ibadet. Bir Müslümanın kendi dini hakkındaki bir yanlışını eğer değiştirebilirsem bu en büyük ibadettir. Ramazan’da günde üç saat uyuyorum. Ellibeş yaşındayım ve buna tahammül ediyorum. Yaptığım işin mutluluğu bu. Ben izleyenlerimden ve okuyucularımdan yalnızca dua istiyorum.

Yeni Şafak

Türk kültürü ve müziğini tanıyınca Müslüman oldu

Posted in dini haber with tags , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , on Ağustos 27, 2008 by admin

Stanfel, “Batıda hakim olan Türk-İslam fobisinin iyi niyet, sabır ve İslam-kültürünün doğru anlatımı ile ortadan kaldırılabilir” dedi.

Türk kültürü ve müziğini tanıyınca Müslüman oldu

ŞAMİL KUCUR

Avusturyalı Gernot Galip Stanfel ile Kilisli Fatima Nur ve çocukları Viyana’da yaşıyorlar. Türk müziğine ve kültürüne hayran olan aile her yıl Türkiye’ye geliyorlar. 14 asırdır yaşayan, Yesevi kültürü ile Anadolu’da yeşeren ve halen yaşayan Türk İslam tasavvuf kültürünün bunalım ve şiddet içinde boğuşan insanlık için huzur ve mutluluk kaynağı olacağını düşünüyorlar. Ramazan aylarının Batı’da farklı Türkiye’de farklı bir sosyal kültür hayat tarzı olduğunu belirten Stanfel, “Batıda hakim olan Türk-İslam fobisinin iyi niyet, sabır ve İslam-kültürünün doğru anlatımı ile ortadan kaldırılabilir. Ramazan ayları bu olumlu gelişme için bir fırsat” dedi.

1968 yılında Katolik anne ve Protestan bir babadan dünyaya gelen ve Hristiyan bir muhitte yetişen Gernot Stanfel, 19 yıl önce Türk kültür ve musikisi ile tanıştıktan sonra, Müslüman olmaya karar verir ve Galip adını alır. İyi bir Katolik eğitimi almasına ve diğer inançları da araştırmasına rağmen, akılının cevaplamakta güçlük çektiği ve kalbini tatmin etmeyen pek çok soruya cevap arar.

ARADIĞI SORULARIN CEVAPLARINI ANADOLU’DA BULDU

21 yaşında bu arayış sürecinde iken, Türk müzikterapist Dr. Oruç Güvenç ve grubunun Avusturya’da verdiği bir Türk müziği programı genç Gernot’un hayatında yeni ve alışageldiği kültüründen farklı kapıların aralanmasına vesile olur. Dinlediği müziğin, kültürünü, coğrafyasını ve kaynağını araştırmaya başlayan Gernot’un yolu Türkiye’ye uzanır. İstanbul, Bursa, Eskişehir, Konya, Nevşehir, Kırşehir ve Konya’da yıllarca sürecek, araştırma ve inceleme gezileri onun aradığı soruların cevapları bu inanç, estetik ve kültür ile yoğrulmuş olan Anadolu coğrafyasında gizli idi. Zaman içinde sufizm (tasavvuf) ağırlıklı dinlediği müzik, okuduğu kitaplar, yaptığı ziyaretler ve araştırmalar Gernat’ı İslam’a yöneltecekti. Yaşadığı tecrübeler sonrasında dinini değiştiren ve Müslüman olan Gernot, resmi olarak İslam dinini tercih eder ve Galip adını alır.

BATI DÜNYASI DOĞUYA OLAN ÖNYARGISINDAN KURTULAMADI

Müslüman olan Galip, bu kararını ailesi başta olmak üzere Avusturya’da insanlara anlatmakta başlangıçta güçlük çeker. Avusturya hükümeti resmi olarak İslam’ı tanımasına ve destek veren tek Avrupa ülkesi idi. Ancak asırlar geçmesine rağmen, bir çok Avusturyalının şuuraltlarından silemedikleri, Türklerin Viyana fethi tedirginliği ve medya vasıtası ile kamuoyuna olumsuz olarak lanse edilen ‘İslami terör ve fundamentalizm’ korkusu yaşıyorlardı. Her iki din toplumu içinde yaşayan Stanfel, her iki toplumu iyi anlayabildiğini ancak, “Hristiyanlar açısından İslam ve Müslümanlar hakkında bilinen doğru bilgi ne keder az ise Müslümanlar açısından da Hristiyanlık ve Hristiyanlar hakkında bilinen doğrular da o kadar az idi”

Avusturya’da yaşayan Kilisli Fatima Nur ile evlenen Stanfel çifti halen Avusturya’da yaşıyorlar ve Nükhet, Safiye, Naim ve Sadettin adlarında dört çocukları Türkçe ve Almanca konuşuyorlar.

10 yıldır Avusturya’da 8 klinikte profesyonel olarak eski doğuya dayanan müzikleri terapilerinde kullanan müzikterapist Gernot Galip Stanfel, ayrıca bir enstitüde de görev yapıyor. Avusturya İslam Cemiyeti’nde müzik öğretmenliği de yapan Stanfel, Türkiye’de yaşanan Ramazanlar ile Avusturya’da yaşanan ramazan aylarının, iftar, sahur ve genel olarak sosyal hayatın çok farklı olduğunu ifade ediyor. Viyana’da yetişkinler için de çocukları için de oruç tutmanın Hristiyan toplum tarafından anlaşılmasının güçlüğünü yaşadıklarını söyleyen Stanfel, “Avusturya Cumhurbaşkanı Sayın Fisher, ateist olmasına rağmen, Müslüman temsilcilere Cumhurbaşkanlığı binasında ve Avusturya başbakanı iftar yemeği vermesine rağmen, genel olarak Avusturya’da insanlar hala önyargılarından kurtulabilmiş değil. Ancak Müslümanların devletin en üstü düzey yetkilileri tarafından iftar yemeği verilmesi statü açısından önemli” diyor.

PROBLEMLER SABIR VE GAYRET İLE AŞILABİLİR

Evde iftar ve sahur yaşamının daha huzurlu olduğunu ancak, okulda çocuklar ve iş hayatında da yetişkinler içir Ramazan ayının zorluklar ile dolu olduğunu ifade eden Stanfel, “Çünkü Batıda insanlar Ramazan, iftar, oruç ve sahur bilgisine sahip olmadıkları için, Müslümanlara karşı ‘neden aç kalıyorsunuz, bu sağlıksız ve mantıksız gibi…’ bir çok sorular ile karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle daha önceleri Müslüman olduğumuzu ve oruç tuttuğumuzu söylemek çok daha zordu. Ancak ben de son yıllarda bir çok İslami organizasyon tarafından iftar yemeklerine davet ediliyorum. Bazı problemler zaman içinde aşılabilir. Karşılıklı önyargıları bir yana bırakıp, her iki toplumun insanlarının birbirlerini tanımaya ve anlamaya çalışmaları gerektiğini ve böylece toplumlar arasında huzur ve barışın yaşanabileceğini söyleyen Gernod Galip Stanfel sözlerini şöyle sürdürdü: “Müslümanların da Hristiyanların da ya da aynı topraklar üzerinde birlikte yaşama durumunda olan bütün insanların birlikte yaşayabilme gayreti göstermeleri gerekiyor. Ramazan aylarında İstanbul’da ya da Avrupa’da yaşayan Müslümanlar nasıl oruç tutanlara saygı bekliyorlar ise aynı şekilde Hristiyanlanlar da saygı ve bekliyorlar. Bizler bu anlayış ve saygıyı yaşayabildiğimiz ve paylaşabildiğimiz ölçüde huzurlu bir şekilde yaşayabiliriz.”

Yeni Şafak